Asayiş

Aydın Barosu’ndan Çocuklara Şiddeti durdurun

Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle, Aydın Baraosu Çocuk Hakları Komisyonu Baro Başkanlık Odasında Baro Başkanında katıldığı bir basın açıklaması yaptı. Yapılan açıklamada;

ÇOCUĞA YÖNELİK HER TÜRLÜ İSTİSMAR VE ŞİDDETİN DURMASI TALEBİ İLE; Önemi tartışılmaz olan ve 191 ülkenin onayıyla tarihteki en geniş katılımlı insan hakları belgesi olma özelliği taşıyan Çocuk Haklarına Dair Sözleşme, Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiştir. 20 Kasım, tüm dünyada Çocuk Hakları Günü olarak kabul görmüştür. Türkiye’nin de taraf olduğu bu sözleşmenin hükümlerinin her alanda hayata geçirilmesi talebimizle birlikte, Aydın Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak bunu her zaman hatırlatma ve bunun da ötesinde benimsetme gereği duymakta, bu uğurda mücadele etmekteyiz. Ne yazık ki duyumsadığımız bu ihtiyaç, yerini her geçen gün daha fazla endişeye bırakmaktadır. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme kapsamında devletler; ayrım gözetmeme, çocuğun üstün yararı, yaşama, gelişme ve katılım haklarının güvenceye alınmasına dair temel değerler etrafında birleşmişlerdir. Geçen senelerde belirtmiş olduğumuz gibi bu değerlerin içselleştirilmesi ise günümüzde hâlâ başlı başına bir sorundur. Bu sorunu aşamadığımız her gün; bir çocuk daha şiddetin, ihmalin, istismarın mağduru veya faili olarak ortaya çıkmaktadır. Cinsel istismar da dahil olmak üzere, çocuklara yönelik her türlü kanun değişikliği üniversiteler ,eğitim kurumları , çocuk alanında çalışan çevrelerin görüşü alınıp istişare edilerek yürütülmelidir. Bu alanda mücadele eden meslek örgütleri olarak bizlerin bu işin pratiğinde gördüğümüz pürüzlere ilişkin taleplerimiz karşılanmalıdır. Çocuk alanında çalışan kurumları yok sayarak, bu alanda çalışan dernekleri kapatarak verilecek kararların fayda sağlaması mümkün değildir. Dünya Sağlık Örgütü, çocuğa yönelik istismarı şu şekilde tanımlamaktadır; Çocuğun sağlığını, fiziksel ve psikososyal gelişimini olumsuz etkileyen, bir yetişkin, toplum ya da devlet tarafından bilerek ya da bilmeyerek uygulanan tüm davranışlar çocuğa kötü muameledir. Çocuğa yönelik istismarı yalnızca cinsel istismar olarak algılamaktan derhal vazgeçmeli, söz konusu çocuk olduğunda çok daha geniş bir perspektiften bakmayı alışkanlık haline getirmeliyiz. Çocuğun eğitim, sağlık, barınma haklarından yoksun bırakılmaması, azarlama, hakaret etme, küçümseme, tehdit etme gibi davranışların sonucu çocuğun duygusal olarak istismar edilmemesi gibi kavramlar yalnızca kağıt üzerinde kalmakta; pratikte kamuoyu, okullar ve hatta kanunu uygulayanlar tarafından dahi yeteri kadar benimsenmemektedir. Ülke yönetiminde görev alanlara ve devletin yetkili kurumlarına Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin imzasının bulunduğu ve uygulamakla yükümlü oldukları Havana, Riyad, Pekin kurallarını, Çocuk Hakları Sözleşmesini ve çocuklara ilişkin taraf olunan tüm uluslararası sözleşmeleri, bu uluslarası sözleşmelerin kanunlar hiyerarşisinde üst sırada olduğunu ve kanun koyucular/uygulayıcılar bakımından bilinmesinin gerektiğini hatırlatıyoruz. Çocuk alanında çalışan kuruluşlara yeterli eğitimin ve finansal kaynakların verilmesi, bu kuruluşlarda çocuğun üstün yararının ilke haline getirilmesi gerektiğinin de birincil sorumlulukları olduğunu tekrar ediyoruz. Anayasal güvence altına alınmış olan bilimsel , parasız eşit şartlarda ve kesintisiz kamusal eğitim hakkından uzaklaşıldığı, eğitimde fırsat eşitliğinin ortadan kaldırıldığını esefle kınayarak görüyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde kurulan Cumhuriyetimizin kazanımlarından uzaklaşıldığı ve ilkelerin çiğnendiğine şahit oluyoruz. Laiklik ilkesinden ödün verilmemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Eğitim sisteminin sık sık değiştirildiğini, çocuklarımızın moral ve motivasyonlarının bu nedenle ciddi olarak sarsıldığını görüyoruz. Yoksulluk ve yoksunluk içinde yardımlarla hayatta kalanlar, ülke nüfusunun görünür çoğunluğunu oluşturmaktadır. Ailenin içinde bulunduğu yokluk, çocuğun onurlu bir hayata adım atmasını zorlaştırmakta, hatta imkansız kılmaktadır. Özellikle, savaş mağduru çocukların kıyıya vurduğu bir ülke haline gelmiş olmamız, onların yaşam haklarını dahi koruyamadığımızı ortaya koyan içler acısı bir tablodur. Çocukların, işçi olarak çalıştırıldıkları, göç yollarında hayatlarını kaybettikleri, çocuk yaşta evliliğe mahkum edildikleri, yasadışı yurtlarda kalmak zorunda bırakıldıkları bir eğitim sisteminin içine itilmelerine yol açan düzenlemeleri kesinlikle reddediyoruz. Yine sağlık haklarından yoksun bırakıldıkları, şiddete maruz kaldıkları ve daha pek çok yönden ihmal ve istismara uğradıkları gerçeğinin ülke gündeminde ilk sıralara alınarak kalıcı çözümlerin derhal uygulanmasını talep ediyoruz. Aydın Barosu Çocuk Hakları Komisyonu olarak üzerimize düşen tüm yükümlülükleri yerine getirmek için her zaman hazır olduğumuzu tüm kamuoyuna beyan ediyoruz.”denildi.