Eğitim

İLKAY ÖĞRETMEN YANLIZ DEĞİL

Kuşadası’nda geçtiğimiz gün bir veli ile kendine siyasi argüman yapmak adına ve siyasi geleceğini yaratmak adına Cumhuriyet İlköğretim Okulu öğretmenlerinden İlkay Kuday’ı çocuklara şiddet uyguluyor iddiası ile Milli Eğitim ve Kaymakamlığa şikayet ederek pirim yapmaya çalışanlara öğrenci velileri pirim vermedi. Öğrenci velilerinin durumu öğrenmesi ve harekete geçmesi sonucu Türk Eğitim Sen’de öğretmenine sahip çıkarak okul önünde bir basın açıklaması yaparak öğretmen İlkay Kuday’a sahip çıktı.

Kuşadası Türk Eğitim Sen İlçe Temsilcisi Ahmet SAMANCIOĞLU tarafından okunan basın bildirisinde “Değerli öğretmen arkadaşlarım, saygıdeğer basın mensupları ve sevgili veliler; bugün buraya Cumhuriyet İlkokulu öğretmeni Sayın İlkay Kuday DEMİR’in son 10 gündür yaşadığı maddi ve manevi üzüntülerini paylaşmak için toplandık. Türk Eğitim Sen Kuşadası temsilciliği olarak burada bulunan tüm diğer sendika yöneticisi arkadaşlarıma, onların değerli üyelerine ve katılımcılara şimdiden çok teşekkür eder, saygılarımı sunarım. Yarın 10 Kasım 2017. Ulu önderimizin aramızdan ayrılışının 76 .yıl dönümü. Kendisini minnet ve saygı ile anıyorum. Kendisi öğretmenlik mesleğinin ve eğitimin önemini her fırsatta vurgulamıştır. Yunan ordusunun Polatlı yakınlarında bulunduğu dönemde dahi toplanan Maarif Kongresi’nde “Beklediğimiz kurtuluşun saygı değer öncüleri olan yüce Türk öğretmenlerinin bugünkü durumu göz önünde bulunduracağından ve her türlü güçlüğü göğüs gererek bu yolda yılmaksızın yürüyeceğinden şüphem yoktur. Göreviniz çok önemli ve hayatidir.” demiştir. Yine Cumhuriyetin kurulduğu dönemlerde “En mühim, en esaslı nokta eğitim meselesidir. Eğitimdir ki bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı yüksek bir cemiyet halinde yaşatır ya da bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” vurgusunu yapmıştır. Yine başka bir konuşmasında “Bir millet, irfan ordusuna sahip olmadıkça, muharebe meydanlarında ne kadar zaferler elde ederse etsin, o zaferin kalıcı sonuçlar vermesi ancak irfan ordusuyla sağlanabilir. İrfan ordusunun kıymeti de siz öğretmenlerin kıymetiyle ölçülecektir.” İfadesiyle mesleğimizin önemini bir kez daha vurgulamıştır. O irfan ordusu biz öğretmenleriz. O günlerden bugünlere gelinen nokta ise öğretmenlik mesleğinin günden güne itibarının toplum nezlinde zedelendiği, değer kaybettiğidir. Devletin hizmet yarışında rehber olan biz öğretmenler; duruşumuz, toplumsal kimliğimiz, ideallerimiz, yarınlarımız için ne kadar özveriyle çalışsak da bir gün birileri karşımıza çıkmakta ve moralimizi bozup, şevkimizi kırmaktadır. Bunun birçok canlı örneği vardır. İlkay öğretmenin şevki kırılmamıştır. Kendisi hakkında ortaya atılan tüm iddialara rağmen ilk günkü heyecanı ile sınıfına girmiş, dersini anlatmış, yaşadığı moral bozukluğuna rağmen eğitim ve öğretim ortamından, okulundan uzaklaşmamıştır. İlkay öğretmen; eğitim öğretim ortamında öğrencilerine adaletli yaklaşmadığı, sevgi, merhamet yerine şiddet uyguladığı gibi asılsız ithamlarla karşı karşıyadır. Bizler kendisini yakinen tanıyan dostları olarak, bu ithamları reddediyoruz. Kendisinin mesleki anlamda yeterli, kaliteli, üretken, merhametli, hür düşünceye ve paylaşıma açık bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Burada toplanan topluluk, sizler de bunun en büyük ispatısınız. ALO 147’lere yapılan yersiz, anlamsız, tanımsız şikayetler, kılık kıyafet serbestliği ile idareden fırça yiyen öğretmenler, kapı önünde veli veya öğrenci tarafından darp edilen, bıçaklanan meslektaşlarımız, öğretmenlik ; mesleğinin kutsiyetine zarar veren yorumlar;Kendi Alanlarında Başarısız Oldular Öğretmenler Sınıfta Kaldı;Öğretmenler Kendi Alanlarına Hakim Değiller; şeklindeki başlıklarla paylaşan ve adeta öğretmen adaylarını yerden yere vuran bu yayıncılık zihniyeti biz öğretmenleri inciltmektedir. Birinin “tırnak içinde” olaylara dair açıklamalarını haber yapan gazetecilik anlayışını reddediyoruz. Öğretmenlerin inceleme ve soruşturma yapılmadan yargısız infaz yapılmasını medeni ölçülerin dışında sayıyoruz. Bu tür iddiaların sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılmasını, öğretmeni tanımadan, bilmeden bu paylaşımların altına yorum yapılmasını cehalet olarak tanımlıyoruz. Kuşadası’nda 3 yıl kadar önce bir öğretmen arkadaşımızın hakkında çıkan asılsız iddialara maruz kalması ve bu iddialarla kamuoyu baskısı yüzünden kendini 2 gün sonra evinin karşısındaki bir ağaca asarak intihar etmesi unutulmamalıdır. Bu öğretmenin vebali kimindir. Öğretmenler şehit edilirken, öğretmenler fedakarlıklar yaparken, öğretmenler başarılar elde ederken sus pus olup asılsız bir iddia ile öğretmeni, mesleğimizi küçük düşürmek bizce en büyük küçüklük, seviyesizliktir.;Öğretmenlik; mesleğine dil uzatırken önce yarınlarımıza şekil verecek evlatlarımızı bizlere emanet ettiğinizi, onların yarınları, bizlerin de onları şekillendirdiğimiz unutulmamalıdır. Eğitim sisteminin ve öğretmenlerin sorgulanmadığı hiçbir medeni ülke yoktur. Bu sorgulama yapılırken sorgulama yapacak kişide en azından belli bir eğitim düzeyi aranmalı, hadsiz eleştirilere karşı öğretmenlerimiz korunmalı ve gözetilmelidir. “Müşteri memnuniyeti”ni esas alan ticarethaneler gibi okullar bir ticarethaneye benzetilmemelidir. Velilerimize okulun işleyişine sadece okul-aile birlikleri düzeyinde müdahil olma fırsatı tanınmalıdır. Bu ölçüde öğretmenlerin de mesafeli olmaları ve gerekli tedbirleri almaları gerekmektedir. Okulların, devletimizin kurumsallaştığı en medeni kurumlar olduğu düşüncesi göz ardı edilmemelidir. Bizler Kuşadası Türk Eğitim Sen yöneticileri olarak tüm öğretmen arkadaşlarımıza aynı mesafede olduğumuzu vurguluyoruz. Bugün İlkay öğretmenin başına gelenlerin yarın başka arkadaşlarımızın başına gelmemesi için birlik ve beraberlik içinde devletin kanun ve yönetmelikleri, yasal mevzuat çerçeveleri içinde ciddi bir dayanışma sergilememiz gerekmektedir. Hiçbir öğretmen arkadaşım yalnız ve çaresiz değildir. Bizler sizlerin yanındayız. Katılımcı tüm arkadaşlarıma teşekkür eder, saygılarımı sunarım.”denildi.